9/27/2008

TRAJİK-KOMİK




İnsanlar sabah uyanır,ilk banyoya gider. Kimileri gördüğü rüyanın hala etkisinde yarı orda yarı burda sarpa, kimileri günün telaşı ve tazyikli bir işemeyle güne başlar. Ne gördüğü rüyayı hatırlar ne hayalleri vardır. Güne bakar; fakat gün ona bakar mı bilemeyiz. Sonra aynanın karşısında durur, elini yüzünü yıkar, çıkar gider giyinmeye. Ötekisi ise aynanın karşısında kendine bakar, bakar, bakar... Hayaller aleminden gelmiş yeni insanı tanır, tanıdık bulur yahut yabancılaşır. Kimisi bakarken kendini kaybeder, kimisi de kendini bulur. Sol gözünün sağ gözünden küçük olduğunu,dudaklarının kenarındaki gülücük lekelerini, burnunun dudak oyuklarına yaptığı açıyı görür. Görenler de ayrılır: kimisi gördüğünden hoşnut kalır, kimi üzülür. Bazıları da görür ve unutur.Ordan sonraki durak mutfaktır; fakat bir kısmı çoktan giyinip çıkmaya hazırdır bile. Kalanlar sade, bol şekerli ya da sütlü kahvelerini yudumlar. Bu sırada bazılarının evlerinde ekonomi, bazılarının da magazin haberleri duyulur. Birileri de ruhunu gıdalandırır. Bu sırada uyuyanlar uyur mu? Onlardan da seslere kulak kabartıp sonra yine yorganın içine usulca sokulup saklananlar ile ruhu duymayanlar ahalisi vardır: hayattan korkanlar hayatı yakalayamayanlar, hayattan önce gidenler, vesaire vesaire.
Her yeni güne uyanmak, uyanamamak meselesi.

Ya da hiç uyumamak. Zamanı kaybetmekten korkmak, uyurken akıp giderse diye telaşlanmak, uyurken kürekleri kırıp giderlerse diye korkmak, uyuma öncesi geçişlerde bu endişeleri yaşamamak için uyumamak, uyuyamamak, sırf uyuyamamaktan uyuyamamak, uykusu gelmemek, eninde sonunda uyuyamamak.

Hayatı kaçırmaktan korkanlardanım, benim gibiler olduğuna inandığımdan. İsterdim ki o yapışkan saatlerde onlardan birinin zihnine girebiliyim. Ne meraktan ne tuzaktan. Sadece kendimi unutmak için; ama korkarım onların zihinlerinde uyur kalırım. "Al da benim zihnimi bir dereye götür sopalarla vura vura ehlileştir, acır diye korkma yıka, iyice arınsın,yıpransın, incelsin, saydamlaşsın, ışık girsin teltel olmuş yerlerinden." Yakınmanın da güzeli var, üzeni var bıktıranı, sorduranı. Aslında ne öyle ne böyle olasım var. Yakındığımdan kaçındığım için değil, kaçındığıma kucak açtığım için.Yanlışlarımla doğrularımın ışınım savaşında bir köşede çelişkilerimin parçalarıya oynayasım olduğundan. Ama aynen küçük bir kız çocuğu gibiyim, ağlarım sonra gülerim, kahkahalar atarım. Bütün bunların sebebi nedir?
Hayatı kaçırdığımdan korktuğum için uyumam ben. Oysa ki hayattayken kaçırdıklarımın kazasını mı ödüyorum diye de sormadan edemem kendime. Ben rüyalarımda olmasını istediklerimi görürdüm bir zamanlar, oluyorlar mıydı diye sormaktan da kendimi alamam. Gerçeğin ne olduğunu bilseydim eğer bu iki boyut arasınaki gönül oyununa başlamazdım hiç. Öyle de böyle de kayıp mı ediyorum? Bilmiyorum. Zamanı akıp gidiyor elimden. Ama paylaşmaya hala istekliyim. Bulutların üzerinde dolaşabildiğim için değil diğerlerini dışlamam, onları anlamamaktan, anladığımı anlatamamaktan korkarım. Anlaşılmaktı zaten tek sevincim üzüntüm. Yanlış ve doğru pek çok gel gör ki.

Suçlayacak birini aramıyorum desem, yalan atmış olurum. Hayatta beni en çok seveni bulup, onu suçlarsam beni affeder. Ama benim için öyle endişelendi ki ölmesine karar verdim en sonunda. Yitirdim. Zalim değilim ben, ilk başta kendim öleyim dedim aslında; lakin endişeye dönüşmekten başka bir şey değildi ölmek benim için. Ölsün dedim öyleyse, endişe ölsün, kimi zaman kurban vermek gerekiyor. Alıp başımı gitsem...o da olmazdı. İnsan mıyım ben diye düşünmeden edemiyorum. Belki de insanların alıp evinde beslediği evciilleştirmeye çalıştığı biriyim. Kendimi insan sanıyorum. Ayna verin sabahları uyanıp yüzünü yıkayanlardan değilim ben , unuttum. Ne oldu da böyle oldu. Neden bana bu kadar çok şey dayattınız.

Kendimi bulmak için uyumam gerek, uyursam uyanmam gerek, siz uyurken dolanıp, siz uyanınca uyumam gerek. Tenha patikalarda gezinmem gerek. Tiril tiril derler ya, öyle giyinmem gerek, insanı çıkarmam gerek . Yakınmanın da yakanı var, aleviyle oynamaktan bıktım ben gidiyorum ateşe. Siz benim etrafımda ısınana kadar bekleyeceğim ama merak etmeyin. Karanlık bir nokta olursam amma velakin kimse korkmadan atlasın. Sırası var her şeyin, Lanet olası zamanı var, bekleyin.

No comments: